article_jule (34950)

Uyarıyoruz! Bireylerin Yaşam Tarzına, Özel Yaşamına Müdahalenin Hiç Bir Hukuki, Anayasal Ve Yasal Temeli Olmadığı Gibi Bu Yöndeki Bir Müdahale Suç Oluşturur

Bu hükümle disiplin amirlerinin kendi yetki alanlarına ilişkin disiplin cezalarını vermede sahip oldukları takdir yetkisi, anılan kurullara karşı korunmuş olmaktadır[378]. Kurulların yetkisinin kendilerine önerilen cezayı ret ya da kabulle sınırlandırılması hatalıdır. Daha ağır bir cezayı uygulama yetkileri bulunan kurulların daha hafif cezaları haydi haydi uygulayabilmeleri gerekir[379]. Maiyetinden birinin bir disiplin suçu işlediğini öğrenen her âmir yetkisi dahilindeki oda veya göz hapsi cezalarıyla cezalandırılmasını uygun görmediği takdirde suçluluk sebeplerini ve suç delillerini kapsayan bir vaka raporu düzenleyip bunu silsile yolu ile teşkilatında disiplin mahkemesi kurulan komutan veya askeri kurum âmirine en geç üç gün içinde gönderir. Aksi halde birinci fıkraya göre işlem yapılmak üzere keyfiyeti disiplin cezası vermeye yetkili en yakın disiplin âmirine bildirir ve varsa evrakı gönderir. Disiplin hazırlık soruşturması disiplin subayı tarafından en kısa zamanda yapılır. İhbarı yapan âmir tarafından yapılan soruşturma yeter görülürse bu, disiplin hazırlık soruşturması yerine geçer (m.14). 3466 sayılı Uzman Jandarma Kanununa tabi uzman jandarmaların mahkeme kararı ile rütbeleri geri alınabilir[243]. Maddesinde yer alan hüküm nedeniyle bu kanuna tabi uzman onbaşı ve uzman çavuşlar hakkında rütbenin geri alınması cezası tatbik olunamaz[244]. Maddesine bağlı  EK-1 cetvelde disiplin cezalarının altında bu cezaların kimlere, hangi rütbe sahipleri tarafından ve ne kadar süreyle verilebileceği açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemede uzman erbaş, uzman jandarma ve erbaş ayrı disiplin süjeleri olarak belirlenmiş ve rütbenin geri alınması cezasının verilebileceği statü olarak sadece erbaşlar sayılmıştır.

  • Bu yasakları ihlal ettiği tespit edilen işletmeler, otuz günü geçmemek üzere faaliyetten men edilebilir.
  • Taraflar arasında dilekçeler aşaması sona erdikten sonra ön inceleme mahkemece ön inceleme duruşma tarihi belirlenmektedir.
  • Sözlü veya dilekçe ile bir kişinin cezalandırılması için başvuran kişi, ya bir vatandaşlık görevini yerine getirmek için meydana gelen bir olayı haber vermekte veya suçtan zarar gördüğünden müracaatta bulunmaktadır.

Derste öncelikle anayasa hukukunun temel kavramları, devlet biçimleri ve hükümet sistemleri, demokrasi modelleri, kuvvetler ayrılığı teorisi, 18. Yüzyılda başlayan anayasacılık hareketlerinin dinamikleri ve sonuçları, hak ve özgürlüklerin ortaya çıkışı, gelişimi ve bunları güvence altına alan mekanizmalar (kısmen anayasa yargısı) açıklanacak ve irdelenecektir. Dersin ilk bölümü genel ve soyut düzeyde anayasa hukukunun genel esasları kavramlarına hasredilmiştir. Daha sonra Türk anayasa hukukuna geçilecek ve bu genel esaslar bağlamında Osmanlı-Türk anayasal gelişmeleri ele alınacaktır. Bu konuları takiben Cumhuriyet Türkiyesinin anayasaları gerek bu anayasaların yapımında izlenen yöntem gerekse anayasaların içerikleri yönünden karşılaştırmalı olarak sunulacaktır. Son olarak Türkiye’nin halen yürürlükte olan 1982 Anayasasıyla kurulan anayasa düzeninin temel nitelikleri ile bu nitelikler özelinde anayasa düzeninde bugüne kadar yapılan değişiklikler ortaya konulacaktır. Sıhhi müessese sınıfında yer alan bakkal, market, büfe, kasap, manav gibi işyerlerinin, işyeri açma ve çalışma ruhsatı alabilmeleri için, mevzuatta belirtilen tüm şartları bir arada taşımaları gerekir. Diğer taraftan, aranan tüm şartları sağlayan işletmeler, daha sonradan bu niteliklerini kaybedebilirler. Bu işletmeler hakkında daha sonradan denetim yapılarak, mevzuata uygun olmayan unsurlar ve eksikliklerin tespit edilmesi de mümkündür. Bu durumda, işyeri sahibine, işyerinde tespit edilen bu eksikliklerin ve hataların giderilmesi için bir defaya özgü olmak üzere on beş günlük süre verilir.

Millete ve Devlete karşı suçlar başlıklı Dördüncü Kısımın altında Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerde yer alan bu suçların tatbiki, 17/25 Aralık 2013 ve özellikle de 15 Temmuz 2016 darbeye teşebbüs suçlarında sıkça gündeme gelmiş olup, bu suçlarla ilgili birçok yargılama yapılmış ve yapılmaktadır. Şimdiye kadar bu maddelere ilişkin eleştiri ve önerilerimizi ortaya koymuştuk. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “Etkin pişmanlık” başlıklı 192. Bilinçli taksir ile muhtemel kast arasında farkı ortaya koyacak ve karışıklığı önleyecek, ceza sorumluluğuna ve adalete uygun kriterler ortaya koymak oldukça önemlidir. Bu açıdan yapılan nazari tartışmaların dikkate alınması gerekir. Esas itibariyle; kasttan doğan sübjektif sorumluluk konusunda “kastın muhtemeli olamayacağı” gerekçesiyle, doğrudan veya gayrimuayyen/belirli olmayan kast nazariyesini kabul etsek de, bugün 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 21.

Maddesi ile değişik CMK m.91/2’ye göre, “Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır”. Şu an için gözaltı tedbiri yetkisi cumhuriyet savcısına bırakılmıştır. Kamuoyunda “İç Güvenlik Paketi” adı bilinen yasa çalışmasında, gözaltı tedbirini uygulama yetkisinin istisnai olarak kolluk amirine de verilmesi amaçlanmaktadır. Cumhuriyet savcısının yanında, önleyici veya adli kolluk sıfatıyla kolluk amirine bireyi gözaltına alma yetkisinin tanınmasının ne getireceğini, bu yetkinin kötüye kullanılıp kullanılmayacağını ve sonuçlarını bu yazıda tartışmayacağız. Konumuza dönecek olursak; bir veya iki şüphelinin işlediği iddia edilen suçlarla gözaltı süresi, yakalama yerine en yakın hakim veya mahkemeye gönderilmesi için zorunlu süre hariç, yakalama anından itibaren 24 saati geçemez ve yol süresi de 12 saatten fazla olamaz. Belirtmeliyiz ki, burada öngörülen yol süresi yakalanan kişinin yakalama yerine en yakın hakim veya mahkeme önüne çıkarılması zorunluluğunu öngörmez. Maddede tanımlanan yakalama suçüstü hallerini kapsadığından, doğal olarak yakalanan kişinin en yakın hakim veya mahkemeye götürülmesi gerekir.Yazıda ana tartışma konumuz da bu husus olacaktır. Maddesinde, “özel kanun veya statü ile kurulan, iktisadi devlet teşekkülleri ve kamu iktisadi kuruluşları ile bunların müessese ortaklık ve iştirakleri veya özel hukuki, mali ve idari statüye tabi, hizmet bakımından yerinden yönetim kuruluşları” biçiminde tanımlanmıştır. Benzer bir davada disiplin amiri tarafından disiplin suçu teşkil eden eylemin kanundaki karşılığı madde numarası yerine, askeri mahkemenin görev alanında giren bir suçun madde numarası yazılmıştır\. Burada vakit geçir, unutulmaz anlar yaşa. pinup\. Kanaatimizce yargı denetimine kapalı olan disiplin cezalarının denetiminde AYİM’nin katı tutumu gereksizdir.

Türkiye Cumhuriyeti, parlamenter sistemin gereklerini layıkı ile yerine getirmiş de temsili demokraside istediği sonucu alamamış gibi, yönetim sistemini değiştirme çabasına girmiş gözüküyor. Yap-bozla, istikrar kazanmayan müessese ve uygulamalarla bir yere gidilemeyeceğinin farkına varmalıyız. Sadece değiştirmekle ve mevcudu bozmakla sorunlar çözülebilse idi, en iyi anayasayı ve kanunları düzenlemek suretiyle her meselenin halli mümkün olabilirdi. CMK m.161/8 ile ilgili düşüncelerimi içeren bir yazı kaleme alınmıştır. O yazıda, yargı denetimini engelleyen dokunulmazlıkların yanlışlıklarına değinmiştik.

İkinci bölümde, uluslararası topluma karşı işlenen suçlar, ulusal ve uluslararası hukuk normları çerçevesinde incelenecek ve Avrupa Topluluklarının ortak bir ceza hukukunun yaratılması perspektifine eğilinecektir. Dersin üçüncü bölümü, uluslararası ceza mahkemeleri ve yetkileri, ceza soruşturması ve muhakemesi aşamalarında uluslararası adli yardımlaşma yöntemleri ve suçluların iadesi konuları ile ilgili olacaktır. Uluslararası Ceza Mahkemesi Statüsü, yetki alanı ve uygulaması ile ad hoc ceza mahkemeleri bu bölümde değinilecek temel hususlardandır. Bu derste çocuk hukuku ile ilgili temel kavramlar ve çocuk haklarının tarihsel gelişimi, Anayasa’da ve uluslararası anlaşmalarda çocuk hakları, çocuklara ayrımcılık yapma yasağı, çocuğun üstün yararı ilkesi, kamu hukuku ve özel hukukta çocuğun korunması konuları incelenmektedir. Çocuk Hukuku dersi, çocukları ilgilendiren hukuki sorunların “çocuğun yüksek yararı” ilkesi rehberliğinde nasıl çözülebileceğine odaklanmaktadır. Özellikle yaşam hakkı, eğitim hakkı, sağlık hakkı, her türlü şiddet ve istismardan korunma hakkı, sosyal korunma hakkı gibi hakların ihlal edilmesinden kaynaklanan sorunlar üzerinde durulacaktır.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *

This site uses cookies to offer you a better browsing experience. By browsing this website, you agree to our use of cookies.